Dünyanın en yüksek verimli süt ineklerine sahip Amerika’nın, Holstein ırkı ineklerle, günümüzden 153 yıl önce tanışmalarını, bu serüvenin başlangıcını ve buna paralel, yakın çevremizdeki durumu anlatmak istiyoruz.
Hollanda,Fransa ve İngiltere’den ilk sığırlar Kuzey Amerika’ya 1610 yılından itibaren girmeye başladı. Bu ilk ithalatçılardan sonra Amerika’da, 19.Yüzyıldan itibaren tarım alanları açanlar, sığır ithalatına da önem vermeye başladılar.
1852 de Massachusetts’de ilk ithalatçı Winthrop W. Chenery’dir. Okyanusu geçen bir Hollanda gemisinde, tayfaların süt ihtiyacını karşılayan ilk inek; bu tarihte Amerikaya’ya girmiştir. İneğin süt veriminden memnun olan Chenery böylece Hollanda’dan direk süt ineği ithal etmeye karar verdi. Bu devirde diğer bir ithalatçı da G.S.Miller olup, New York’un hemen yakınındaki çiftliğine, yine Hollanda’dan HOLLANDER isimli bir boğayla C.Princess, Franklin ve Dowager’ı (AGOO ismi verilen buzağıya gebedir.) getirerek tartım ve süt kayıtlarına başladı.
Mart 1870 de doğan AGOO böylece ilk soy kütüğüne kaydoldu ve annesi Dowager 1871 de ilk resmi kayıtla, bir sağım döneminde 5.722 Kg. süt vererek rekor bir üretim sağladı.
Bu tarihten sonra, Holstein’in yüksek süt verimini gören üreticiler fazlalaştı ve Holstein ırkı süt inekleri hızla çoğaldı. Amerika’lı üreticiler 1885 yılında Amerika “Holstein- Friesian Birliği” ismi altında toplanarak organize oldular. 1994 yılında ise Holstein Birliğini kurarak, üreticiler ve birlikler, bu çatı altında toplandılar.
Daha sonra, 1905 yılında, Avrupa’dan sığırlarla gelebilecek herhangi bir hastalığın ülkeye girmesini engellemek amacıyla ithalatı durdurdular. Böylece o tarihlere kadar 7.757 adet Holstein, Amerika’ya ithal edilmiş oldu.
Holstayn’ın Kanada’ya geçişi ise Amerika üzerinden 1881 yılında başladı. Bu tarihten sonra holstein ırkı bu ülkede de popüler olmaya başladı.
Yüksek süt verimi için yetiştirilmeye ve damızlık özellikleri üzerinde, daha iyiye ulaşmak amacıyla yaklaşık 250 yıl önceden başlayan çalışmalar, günümüzde Holstein ırkı ineklerine dünyada bir numaralı süt ineği olma özelliğini kazandırmıştır.
Ülkemizdeki Holstein süt inekleri de, Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren, önce Devlet Üretme Çiftliklerine, daha sonrada ülkemiz üreticilerine, yurt dışından getirilmiş ve burada üremişlerdir. Bu konuda çevremizdeki duruma şöyle bir göz atarsak:
Belirli genetik niteliklere sahip bu hayvanlar ülkemizde maalesef yapılarına uygun bakım, beslenme, yetiştirme barındırma yapılmadığı için geldiği ülkelerdeki verim niteliklerini ve özelliklerini kaybetmişlerdir. Bu olay o kadar büyük kayıplarla sonuçlandırılmıştır ki bu hayvanların yaklaşık % 60 ı, Tüberküloz, Bruselloz, Para Tüberküloz, ve solunum yolu hastalıklarını taşır ve böyle yaşar duruma gelmiştir. Bu olay Cumhuriyet tarihinde hayvancılığımızın en büyük ekonomik kaybıdır. Bu hastalıklardan kurtulmak üzere ARİ İŞLETME belgesi almak isteyen üreticilerin ayakta durmaları ve işletmelerini devam ettirmeleri hemen hemen imkansızdır. Hükümetlerimizin bu konuda çok etkili ve sonuç alıcı tedbirler almaları şarttır.
Yeni yeni oluşan modern işletmelerin dışında, hayvan varlığımızın çok büyük kısmını elinde bulunduran üreticilerimizde tekniğine uygun kayıt tutma alışkanlığı henüz yerleşmemiştir. Yeni işletmelerde süt kayıtları otomatik olarak sağılan ineklerin dosyalarına işlenmekte, yapılan uygulamalar, tedaviler aşılar yine günü gününe bilgisayar ortamında saklanmaktadır.
Oysa üreticilerin çoğunun bu kayıtların olması gerektiğinden, haberi bile olmadığı görülmektedir. Zaten üreticilerin çoğunluğu kayıt tutmayı angarya olarak düşünmekte ve sıcak bakmamaktadır.
Damızlık birliklerine kayıtlı üreticiler, ayda bir veya iki kez sağımlarını ölçerek süt verimlerini birliğe vermektedir. Süt verimleri ile bilgiler üreticinin kendi inisiyatifindedir. Çoğu üreticinin bu rakamları, sağımları ölçmeden kafadan atarak verdiğini duyuyoruz. Birliğe verilen rakamların, sahada kontrolü yapılmadığı için sağlıklı rakamlar olduğu şüphelidir. Özellikle damızlık düvelerin:
Doğum tarihi ve tohumlama tarihleri de şüphelidir. Düve alım ve satımlarında hayvan ile ilgili bilgiler, genelde satıcı lehine düzenlenmektedir. Tohumlama yaşı erken olmasına rağmen 16 ay gibi söylenmektedir.
Ana baba bilgilerinin doğruluğu da tartışılmaktadır. Büyükannenin süt verimleri ve büyükbaba bilgilerine ulaşmak ise hayaldir. Sağlık, tedavi aşılama ile ilgili bilgiler ise genelde yoktur. Besleme ve yetiştirme ile ilgili uygulamalara, program, ve zamanlama ile ilgili kayıtlara çok seyrek rastlanmaktadır.
Amerika’da bir sağım döneminde, inek başına 10 tonun üzerinde süt alacak seviyelere gelen işletmeler, bu verimlere ulaşmak için 134 yıl önce süt ve diğer bilgileri kayıt altına almaya başlamışlar, aynı tarihlerde birliklerini kurarak organize olmuşlar, 100 yıl önce başka ülkelerden hayvan ithalatını durdurarak başka ülkelere yüksek süt verimli hayvanları damızlık olarak satacak duruma gelerek sektörde söz sahibi olmuşlardır.
Sonuç olarak gelişmiş ülkelerde mükemmel bir süt ineği olan holstain’in ülkemizde ortaya koyduğu verim, o ülkelerin üçte birinin altındadır. Bu koşullarda üreticimizin ayakta durması ve AB karşısında rekabet etmesi çok zor olacaktır…